Annedeki kanda bulunan Fetal DNA ile “Zeka testi”

Anne karnındaki bebekte, genetik bozukluğun olup olmadığı her zaman ailenin, hekimlerin ve toplum sağlığı açısından da yöneticilerin ilgisini çekmiştir. Doğan bebekler içinde en sık rastlanan kromozom bozukluğu Down sendromudur (Trizomi 21, Mongol çocuk) ve yaklaşık 800 doğumda bir gözlenir. Daha nadir olanları ise trizomi 13 ve 18 'dir. Anne-babada bilinen genetik bir bozukluk olmadan bebekte ortaya çıkabilen bu hastalıklar aileye ve topluma ciddi yük getirmektedir. Bu nedenle anne karnındayken yakalanmaları önemlidir.

Bu tip hastalıkların yakalanması için günümüzde üçlü veya dörtlü tarama testi denen testlerde anne kanında bazı hormonlara ve ultrasonda bazı belirteçlere bakılmakta ve bu kan + ultrason ile elde edilen sonuçlarla bir risk ortaya çıkmaktadır. Bu risk anne ve hekimi tedirgin edici derecede yüksekse bu sefer kesin tanı için anne karnından sıvı alınmaktadır ki buna amniosentez denir. Amniosentezin de kendine göre riskleri vardır ve bu nedenle aileyi endişeye sevketmektedir. Dolayısıyla, bebeği kaybetme veya bebeğe zarar verme riski olmayan bir kesin tanı testine ihtiyaç vardır. Böyle bir test geliştirilmesi ile ilgili çalışmalar uzun yıllardır devam etmektedir.

Gelinen noktada önemli yol alınmış ve anneden elde edilen kandan bebeğin genetiği hakkında bilgi edinilebilecek noktaya gelinmiştir. Geliştirilen bu test, anne kanında serbest olarak dolaşan fetal DNA’nın tespitine dayanmaktadır. Bu genetik materyal hücre dışında olup, küçük parçacıklar halindedir ve anne kanında serbest olarak dolaşmaktadır. Anne kanında, annenin DNA’sına ek olarak ortalama yüzde 10 oranında serbest fetal DNA bulunmaktadır. Bu fetal genetik materyal, parçalanan plasenta (eş) hücrelerinden kaynaklanır ve sürekli olarak anne kanına salınır. Gebeliğin 7. haftasından sonra anne kanında fetal DNA tespit edilmesine rağmen ilk haftalarda az miktardadır ve test için yeterli değildir. Onbirinci haftadan itibaren alınan kanlardaki miktar, çoğu zaman, test için yeterli olmaktadır. Yüzde 2 ile 5 arası olguda, anneden alınan kanda test için yeterli miktarda fetal DNA'ya rastlanamadığından test sonuç veremeyebilir. Anne kanındaki fetal DNA, her geçen gebelik haftasıyla arttığından tekrar kan alınması ile bu sorun aşılabilir.

Elde edilen kandan elde edilen fetal DNA çoğaltılmakta ve 13, 18 ve 21. kromozomlardaki bozukluklara bakılmaktadır. Dünyada şimdiye kadar yapılan testlerde, testin yanlışlıkla negatif verdiği değer olmamıştır. Diğer bir deyişle, kromozom bozukluğu yok dediği tüm bebeklerde gerçekten de kromozom bozukluğu (13, 18 ve 21 için) olmadığı gözlenmiştir.

Ancak, test, tam tersi durumda hata yapabilmektedir. Yani, pozitif çıktığı durumda (bebekte kromozom bozukluğu var dediği durumda), bazı bebeklerde kromozomların normal olduğu gözlenmiştir. Bu ihtimale yanlış pozitiflik oranı denir ve trizomi 18 ve 21 için bu oran yüzde birin altındadır. Bir örnek vermek gerekirse yanlış pozitiflik oranının %1 olduğu düşünüldüğünde yılda 5000 doğum olan bir şehirde 6 tane (800 de bir) mongol çocuk doğacaktır. Bu toplumda test 5000 olgunun 6 tanesinde doğru olarak pozitif çıkarken 50 (5000'in yüzde biri) olguda yanlış olarak pozitif çıkacaktır. Yani, testi pozitif çıkan 56 olgunun bu değerden sonra bile bebeğinin normal olma ihtimali 50/56, yani %89'dur. Bu demektir ki, pozitif çıkan test sonrası tanı konması için amniosentez yapılmalıdır. Bu 5000 testin 4944'ü negatif çıkacaktır ve, testin yanlış negatifliği sıfıra yakın olduğundan, bu negatif çıkan anne-babalar gönül rahatlığıyla ve emin olarak, amniosenteze gerek kalmadan, takiplerine devam edebilirler. Daha seyrek hastalıklar için durum daha da vahimdir. Mesela bu 5000 doğumun 1 tanesinde (5000'de bir) Trizomi 18' e rastlanacaktır. Yüzde bir yanlış pozitiflik oranı kabul edilirse pozitif çıkan 51 vakanın sadece 1 tanesi gerçek pozitif olacak diğerlerine (%98'ine) boşu boşuna amniosentez yapma durumu sözkonusu olacaktır. Bu konudaki çalışmalar çok hızlı ilerlemektedir. Bu hata oranının bugün için geçerli olduğu ve zaman içinde azalacağı unutulmamalıdır. Önümüzdeki yıllarda, annedeki fetal DNA materyalinde array çalışmalarında yeterli başarı oranları yakalandığında tüm kromozom anomalilerinin araştırılabilmesi mümkün olacaktır.   

Çoğul gebelikler ile ilgili veriler ise henüz yeterli değildir ve ek çalışmalara ihtiyaç vardır.

Buraya kadar olan bölümde kromozomların sayısal fazlalıklarının (trizomiler) taranması ile ilgili bilgiler verilmiştir. Buna ek olarak, elde edilen DNA'da, cinsiyet tayini, ailede var olan gen hastalığının (akdeniz anemisi gibi) bebekte araştırılması, kan uyuşmazlığında fetal Rh tipinin belirlenmesi gibi testler de yapılabilir.

Test halen pahalı bir testtir. Ülkemizde hastaya maliyeti 1750 - 3000 TL civarındadır. Zaman içinde ucuzlaması beklenmektedir. Bu nedenle ilk basamak tarama testi olarak kullanılması önerilmemekte, yalnız risk çıkan hastalarda yapılması önerilmektedir. 35 yaş ve üstü kadınlarda, ikili, dörtlü gibi testleri yüksek çıkanlarda, ultrasonda genetik problemlerden şüphelenildiğinde  bu test önerilmektedir.


Güncelleme Tarihi: 19 Temmuz 2013

Gebelik Konuları

Sorularınıza cevap mı arıyorsunuz ?
Soru Sor